İngiliz ve dünya edebiyatının tartışmasız en önemli kadın yazarların başında gelen Jane Austen’ın erken ölümü nedeniyle yarım bıraktığı kitabı olan Sanditon yayınlandı. Yazarın kitabının yayınlanması sevenlerini heyecanlandırdı.
Sanditon İngiliz yazar Jane Austen`ın 1817’de kaleme aldığı, sağlık sorunları nedeniyle bitiremediği son romanı. Romanı yazdığı sırada yaşadığı sıkıntılar nedeniyle hastalık ve hasta olma olgularını da kendine has alaycı bir dille mercek altına alan Austen, aynı zamanda günümüzde de çokça mustarip olduğumuz bir mutenalaştırma hikâyesi anlatır.
KİTABA DAİR…
Sayfa: 88
JANE AUSTEN
Jane Austen, 775’te İngiltere’de, Steventon’ın Hampshire kasabasında doğdu. Altısı erkek, ikisi kız sekiz çocuklu bir ailenin ikinci kızıydı. Jane’in en yakın arkadaşı, kendisi gibi hiç evlenmeyen ablası Cassandra oldu.
Reading’deki Manastır Okulu’na gönderilen Jane, daha sonra eğitimini evde sürdürdü.
Günün toplumsal ve siyasal olaylarından uzak, sıradan bir yaşam sürdü ama canlı ve sevgi dolu aile çevresi onu roman yazmaya özendiren elverişli bir ortam sağladı.
Romanlarında işlediği yerler, karakterler ve konular, çevresindeki küçük toprak sahipleri ve taşralı din adamlarına özgü, köyden, komşulardan, taşra yaşamından oluşan bu dünyadan alınmaydı.
Austen’ın 1802’de Hampshire’lı bir ailenin genç vârisi Harris Bigg-Wither’la evlenmeyi kabul ettiği, ama ertesi sabah fikrini değiştirdiği söylenir.
AŞK VE GURUR
Bunu 1813’te Aşk ve Gurur, 1814’te Mansfield Parkı, 1815’te Emma, ölümünden sonra 1817’de Northanger Manastırı izledi.
Austen, 1817’de sağlığı iyice kötüleştiği için son yapıtı Sanditon’u yarım bırakmak zorunda kaldı. 18 Temmuz 1817’de öldü ve Winchester Katedrali Mezarlığı’na defnedildi.